Mezopotamya'ya can suyu veren Fırat ve Dicle nehirlerinin anayurdu, onlarca medeniyetin ev sahibi, Türkiye gibi üç tarafı sularla çevrili bir huzur yarım adası, bereketli topraklar, Anadolu kültürüyle yoğrulmuş aziz şehir, Elazığ…
Nam-ı diğer Elaziz!
Doğu Anadolu'nun batısında, Yukarı Fırat Havzasında yer alan Elazığ, il sınırları içindeki arkeolojik buluntulara göre tarihi geçmişi M.Ö 10.000 yıllarındaki Paleolitik dönemlere kadar uzanmaktadır. Günümüzden 4.000 yıl öncesinde dahi yazılı kaynaklarda adı İşuva olarak geçen kadim bir yerleşim bölgesidir. Yüzölçümü 9.378 km2 olup merkez ilçesiyle birlikte 11 ilçe ve 547 köyden oluşmaktadır. 2016 yılı verilerine göre merkez ilçe nüfusu 431.294 kişi, toplam nüfusu ise 578.789 kişiden oluşmaktadır. Rakımı ortalama 1067 metredir. Karasal iklim hüküm sürmektedir. Kuzey, batı ve güneybatı olmak üzere üç tarafı Keban ve Karakaya baraj gölleriyle çevrili olup ayrıca güneydoğusunda doğa harikası bir göl olan Hazar Gölü bulunmaktadır. En yüksek dağı, 2347 m yükseklikteki Hazarbaba Dağı’dır. Tarım ve hayvancılığında yaygın olarak yapıldığı, bakır, krom ve mermer gibi zengin yeraltı rezervlerini barındıran mümbit topraklara sahiptir.
Günümüz modern Elazığ şehrinin atası, şehir merkezinin 6 km kuzeyinde yer alan Harput antik yerleşkesidir. Şehirleşme anlayışının 19. yüzyılın başlarında değişmesi ve zamanla ortaya çıkan farklı ihtiyaçlar nedeniyle 1834 yılından itibaren şehir merkezi Harput'tan günümüzdeki yerine taşınmış ve o dönemki adıyla Mamuretul Aziz şehri doğmuştur. Mamuretul Aziz Osmanlı Padişahı Sultan Abdulaziz'e atfen Aziz'in mamur ettiği yani imar edip güzelleştirdiği şehir manasına kullanılmıştır. 1937 yılında Mustafa Kemal Atatürkün ilimizi ziyaretlerinde şehrin adını azığı bol anlamında El-azık olarak değiştirmiş daha sonra ise TBMM kararıyla Elazığ olarak kullanıla gelmiştir.