Elazığ ve köylerinde evlenme yaşı kızlarda genelde 17’dir. Erkeklerde ise askerlik yapması ve iş sahibi olmasına bağlıdır. Evlenme görücü usulü ile olmakla birlikte son yıllarda gençler önceden çeşitli bahaneler yaratılarak birbirlerini görürler. Eskiden de çok az olan beşik kertmesi geleneği günümüzde tamamen ortadan kalkmıştır.
Kız İsteme
Oğlanın anası ve kız kardeşi, evlenme çağına giren genç için gittikleri her davet veya köylerde kız bakarlar. Oğlanın anası uygun gördükleri kız için bir tanıdığıyla kız görmeye gider. Kız ve evi tepeden tırnağa gizlice incelenir, kız hakkında olumlu düşünceleri oluşursa istemeye giderler.
Oğlan anası bu kez geliş sebebini kızın anasına açıklar. Kız anası, “çocuğumuzun yaşı küçük” veya “başkasına sözümüz var” derse bu olumsuz bir işaret sayılır; “ne diyelim kısmetse olur, babasına bir danışalım” derse bu olumlu bir işaret sayılır. Kız tarafı bu arada oğlanın ahlakı iyi mi, işi gücü var mı, kötü alışkanlıklar edinmiş mi, diye soruştururlar. İkinci aşamada kız istemeye oğlanın babası aklı başında bir iki yakınını alarak, eşiyle birlikte gider. Kadınlar bir arada erkeklerden ayrı otururken oğlanın babası kızı “Allah’ın emri Peygamberin kavli” ile ister. Sonuç müspet olursa başlık, alınacak eşya, nişan ve düğün tarihleri belirlenir. Kadınların da mutabakatı sağlandıktan sonra düğün hazırlıklarına girişilir. Oğlan evi tarafından kız evine nişan bohçası gönderilir. Nişan gününde oğlan evi çeşitli hediyeler alır, şerbet malzemesini kız evine gönderir. Yüzük takılır. Nişan şerbeti içilir. Nişanlılar, düğün tarihine kadar görüşemezler. Günümüzde şehirde kısmen de olsa belli şartlarda görüşmelerine izin verilmektedir.
Düğünden önce, alınan eşyalar ve kızın cehiz sandığı sergilenir. Komşular cehiz görmeye giderken hediye götürürler. Düğünden önce kız evinde sergilenen cehiz bir listeye yazılır. Nikah bedeli olarak erkek ve kız tarafından “mihr-i muaccel” i hesaplanır. Cehizi oğlan evine düğünden önce getirirler. Buna “veç” denir. Eskiden veç alayları olurdu. Harput’ta gelin hamamı kına hamamı geleneği vardı. Bu cehizin koyulduğu günün ertesinde yapılırdı. Konu komşu hamama davet edilir eğlenilirdi.
Kına geceleri, düğün günlerinin arifesinde oğlan evinde erkekler; kız evinde ise kadınlar tarafından yapılan törenlerdir. Erkek evi tarafından yapılan gecede bütün tanıdıklar çağrılır. Çalgı takımları gecenin geç saatlerine kadar çalar, oyunlar oynanır, türküler söylenir, silahlar atılır. Misafirlere yemek ikram edilir. Diğer köylerden gelen yabancı misafirler, paylaşılarak konuk edilir.
Elazığ’da güvey çalma diye bir gelenek vardır. Oğlanın sağdıcı düğün boyunca damat adayını saklar. Damadı çaldırırsa, çalanlara bir ziyafet sözü vermek zorunda kalır. Gelin alınacak günde güvey iyice süslendirilir. Gelini, arkadaşları ve oğlanın kız kardeşlerinden biri süsler. Güvey “düvür” gitmez, evde gelin alayının dönmesini bekler.
Kız, baba evinden bir örtünün altından geçirilerek çıkarılır. Eskiden güveyi, gelin içeri girmek üzereyken dama çıkarılır; gelinin başına elma, para, kuru üzüm atardı. Gelin de kuzu gibi uysal olsun diye eşiğe kuzu postu serilir ve kaşık kırdırılırdı. Düğün alayına yemek verilir. Bu sırada güvey sağdıcın yanındadır. Yatsı namazından sonra evine getirilir, dualar edilir ve gerdeğe sokulur.
Ertesi gün “subaha günüdür”. Gelin ve damat aile büyüklerinin ellerini öperler. Gelin hediyeler verilir, takılar takılır. On beş gün sonra da gelin ve damat kız evine gider orada da el öperler. Buna “on beşine gitme” denir. Kız istemenin başlangıcından onbeşine gitmenin sonuna kadar düğünün hemen her safhasında çok yoğun adetler, inanmalar ve uygulamalar yaşanmıştır.
Günümüzde hem adet ve inanmalarda hem de törenlerde bazı değişimler gözlenmekle birlikte özellikle köylerde düğün adetleri gelenekselliğini sürdürmektedir.